Last Updated on 24 Şubat 2024 by Aslıhan Demiralay
Aldanan Kadın-Thomas Mann
Sonlar, Başlangıçlar ve Rollere Sıkıştırılan Kadınlar;
1929 Nobel Edebiyat Ödüllü Thomas Mann tarafından yazılan Aldanan Kadın, ülkemizde ilk kez 2000’de Cem Yayınlarınca basılmış, daha sonra 2012’de Can Yayınları tarafından yayınlanmış. Çeviri Esen Tezel’e ait. Günümüzden neredeyse yüz yıl önce yazılmış bu uzun öyküde, maalesef yine şaşırmadan okuduğumuz bir öğe var; kalıplara sıkıştırılan, toplumsal normlarla baskılanan kadınlar…
Aldanan Kadın Kitabı Konusu
Kitabın konusundan kısaca bahsetmem gerekirse; Rosalie eşini kaybetmiş, iki çocuğu ile yaşayan, doğaya âşık bir kadındır. Kızı Anna bazı fiziksel rahatsızlıklarından ötürü kendini daha geri planda tutan, hayatındaki boşluğu resim yaparak doldurmaya çalışan, annesine kıyasla daha mantığa dayalı düşünen ve toplum normlarını önemseyen bir kızdır. Anna ve Rosalie aynı zamanda dert ortağıdır. Rosalie’nin hem ruh hali hem de hal ve tavırları, oğlu Eduard için tuttuğu İngilizce öğretmeni Ken’in hayatlarına girmesi ile değişir. 50’li yaşlarını süren Rosalie 24 yaşındaki Ken’e aşık olur. Bunu önce kendine daha sonra kızına itiraf etmesi epey zaman alır. Anna ve hatta daha sonra Eduard bazı şeyler sezdiyse de Anna böyle bir şeyin annesi için uygunsuz olduğuna inanmaktadır. Onun için bu durumun üzerini örtmeye ve hatta annesinin ona gönlünü açmasından sonra onu bu aşktan vazgeçirmeye çalışır. Böylelikle bir tarafta taze heyecanlar, hızlı atan kalpler Roselie ve Ken’in ruhlarını aydınlatırken diğer taraftan toplumsal kurallar, mırıltı halinde dolaşan dedikodular ve Anna’nın tavrı bu ilişki üzerinde bulut gibi gezinmektedir.
Aldanan Kadın; kadınlıkla toplumsal normların savaşı. Aldanan Kadın; ona verilen rolün içine sıkışmış kadının hiç ummadığı anda gelen aşkla nefes alma, kozasını yırtma mücadelesi. İşte bu noktada Thomas Mann’ın harika üslubunun hakkını teslim etmek gerekiyor. Yazar bu mücadeleyi o kadar ince, o kadar duygulu bir yerinden tutup anlatmış ki; okurken içini titretiyor insanın, Rosalie mutlu olsun, doya doya aşkını yaşasın istiyorsunuz. “Kalbimiz ancak muhakememizin ve mantığımızın onayı altında doğruyu söyler” diyen Anna ile, “Mutluluk… Hastalık mı yani? Sadece hayat, acısıyla tatlısıyla hayat ve hayat demek, umut demek” diye düşünen doğaya âşık, aşka âşık Rosalie’nin gelgitlerinin, hem hayatla hem kendi aralarında kurmaya çalıştıkları dengelerin öyküsü bu.
Aldanan Kadın Kitabı Son Söz
“Son ve başlangıç; ikisi birbirine karıştırılabilir, o kadar benzeşiyorlar, insan çiğdemin görüntüsüne bakıp sonbahara geri gittiğini düşünebilir ve veda çiçeğini görüp ilkbahar geldi sanabilir.”
Siz de keskin son ve başlangıçlara inanmıyorsanız, içinizin kıpırtısına kulak verip hayata sıkı sıkıya sarılanlardansanız, Rosalie’ye yeniden baharı getirip çiçek açtıran bu yolcuğa katılmanızı tavsiye ederim. Keyifli okumalar…