Last Updated on 9 Haziran 2021 by Aslıhan Demiralay
FB TV stüdyolarında Fenerbahçe Başkanı Ali Koç basın mensuplarıyla bir araya geldi. Basın toplantısından satır başları:
Gelir gider dengesizliği karşısında bir futbol kulübünün nasıl yaşayacağı, ayakta kalabileceği sorusu üzerine : “Stabil bir TL olsa yine de yönetilebilir ama TL’nin son 4 yıldaki performansı ciddi anlamda belimizi büktü. Burada her zaman dile getiriyoruz; kulüplerin yarattığı ekonomi öncelikle faiz ödeyebilmeli. Kulüplerin yarattığı ekonomi şu an faizlerini bile ödeyemeyecek noktaya geldi. Bizim yanılmıyorsam 76 Milyon Euro faiz giderimiz var. İşte o da aşağı yukarı ürettiğimiz ekonomi ve ürettiğimiz ekonomi derken normal bir dönemde yani pandemisiz bir dönemde ürettiğimiz ekonomiyle beş aşağı beş yukarı aynı noktaya geliyor. Sorunuzun kısa cevabı imkansıza yakın! Dolayısıyla şapkadan tavşan çıkarmamız gerekiyor. Devletimiz, Ziraat Bankası’nın önderliğinde Bankalar Birliği’nin bir borç yapılandırmasını kulüplere yardımcı olmak, destek olmak amacıyla hazırladı. İlk raunda biz girmemiştik, sizin de ifade ettiğiniz gibi çünkü bizim girmemiz söz konusu değildi. Girdiğiniz gün temerrüde düşüyordunuz. Devlet, diğer bankalar, kulüpler bunlar ciddi kurumlar, kuruluşlar ve hepimiz daha birinci gün imza atıldığı zaman o anlaşmanın yürümeyeceğini ve temerrüde düşeceğini bilerek yola çıkıldı. Biz, o yola girmedik. Hem bize sunulan yapıya hizmet edemeyeceğimizi, karşılayamayacağımızı bildiğimiz için bununla beraber de Yönetim Kurulu’na ve özellikle de Başkan’a çok ağır yaptırımlar uygulanıyordu, girmedik! Girmezken de özetlersek dedik ki, ‘düğmeyi neden başından yanlış ilikleyelim?’ Hepimiz bunu biliyoruz. En doğru sizsiniz, en gerçekçi sizsiniz, en ilkesel yaklaşan sizsiniz ama verilen talimatta bu yönde. Tabii 1 sene geçtikten sonra bunun yürümeyeceğini herkes gördü. O dönemde biz bunu en çıplak haliyle, en şeffaf haliyle dile getirdiğimizde ‘ya devletle kavga mı ediyorsunuz?’ diyen bazı diğer kulüp başkanları da aynı noktaya geldi. Burada yeri geldiği için Sayın Hüseyin Aydın’a da çok teşekkür ediyorum, ekibine, Berin Hanıma, DenizBank’a ve diğer tüm bankalara, Halkbank’a, Yapı Kredi’ye, hepsine çok teşekkür ederim. Çünkü onlar da manevra alanları çok sınırlı bir alanda bunu kurguladılar. 2+10 olacaktı ve gazetelerde de bu çıktı. Bizim aslında anlaştığımız 2+10’du. 2+10’un sonunda ne olacaktı? Anapara sıfıra inecekti. Fakat son dakika bir manevrayla bunun 2+7 olacağı söylendi. Artık siyasi sebepleri mi var, ne sebepleri var bilmiyorum ama biz de çok şaşırdık. Hatta kamuoyu da bu fikri satın almıştı. Sonra 2+7 dendi. 2+7’de borcun sıfırlanması söz konusu değil. 2+7’de anaparanın %45’i halen ödenmemiş olacak. Dolayısıyla bir yapılandırmayla beraber 2+10’a gelmiş gibi yani akıllıca bir kurgu sağlandı. Ama bu arada ne oldu? 6 ay geçti, biz eylül ayında bunun yapabilseydik %8-10 bilemediniz 12 faiz konuşurken şimdi 18-20’leri konuşuyoruz. Bildiğiniz gibi ben bir bankanın Yönetim Kurulu Başkanıyım ve bu banka son 2 yıldır kredi vermekten çok kredi yapılandırmalarıyla enerjisini harcıyor. Ve bunlar arasında hiç bilmediğini ufak şirketler de var, bireyler de var, hepimizin bildiği zamanında hepimizin kredi vermek için yarıştığı Türkiye’nin en bilinen, en marka değeri yüksek şirketleri de var. Şimdi biz bu yapılandırmada ne yapıyoruz? Süreleri uzatıyoruz, faizleri indiriyoruz, gerekirse bir nebze anaparadan siliyoruz, çoğunda da birikmiş faizden siliyoruz, hatta bazılarında sıcak para da veriyoruz. Şimdi bizim yapılandırmaya bakarsak yine de devlete yaptığı için teşekkür ederim ama biz, futbol kulüpleri futbol sektörü ki pandemiden dolayı şu an en çok etkilenen sektörlerden biriyiz ve sıfır destek alan bir sektörüz! Bizde ne bir faiz silinmesi oldu, ne bir anaparadan indirme oldu, ne faiz oranlarında bir esneklik sağlandı..Yani benim alışık olduğum ve müşterimiz yüzebilsin, gemisini yüzdürebilsin ve bir şekilde borcunu ödesin diye sağlanan esnekliklerin, tavizlerin hiçbirisi kulüplere verilemedi. Şimdi şikayet edecek durumda da değiliz. Bu bize büyük bir nefes aldırdı. “