Last Updated on 16 Eylül 2023 by Aslıhan Demiralay
Bir İçe Yolculuk Romanı;
“Hayatın henüz başlamadığını sanırız ama aslında o çoktan başlamıştır. Hiçbir şey yapmadığımızı zannederiz ama bir şey yaparız. Bir çözüme yaklaştığımızı düşünürken bir de bakarız çözüm gerimizde kalmış.”
Parkta Romanı Konusu
Parkta; iki yabancının hayata bakışları, hayalleri, var olma biçimleri üzerine sohbetlerine dayanan bir Marguerite Duras romanı. Yirmi yaşında, varlıklı bir evde hizmetçilik yapan bir genç kız ile yaşça ondan büyük seyyar satıcı bir adam parkta yan yana otururlar ve aralarında bir sohbet başlar. Genç kız şu anki halinden şikâyetçi olmakla birlikte bir gün bir adama âşık olacağını ve onunla evlenerek bu hayattan kurtulacağını düşünmektedir. Yaşama motivasyonunu bu hayal üzerine kuran kız kendi tabiri ile “yarını beklemekten yorgun düşecek kadar” içinde bulunduğu anın farkında olmadan yaşamaktadır. Adamın ise vasat bir hayatı vardır ancak o bunu kabullenmiştir ve herhangi bir beklenti içinde değildir. İlk başlarda kız adamın bu “razı olma” haline şaşırırken adam da kızın hayallerine bu kadar bağlı olmasını ilginç bulur. Sohbet ilerledikçe kesin kanılar yerini geçişken fikirlere bırakır ve okuyucuyu da gerçekler ve beklentiler üzerine düşünmeye iter.
Bir yanda bir adama, bir eve, eşyalara, kısacası “bir şeylere sahip olmayla” mutlu olunacağına inanan bir kız, diğer yanda sahip olduğu tek eşya olan valiziyle dolaşarak yaşayan bir adam. Bir yanda beklentilerinin gerçekleşeceği güne kadar hayatını neredeyse durdurmuş, değişime inancı tam bir genç kız, diğer yanda durumunu kabullenen ve değişime hiç niyeti olmayan, ancak günün getirdiği hoşlukları da değerlendirmeye çalışan bir adam. Yalnızlık, evlilik, umut, umutsuzluk, çaresizlik üzerine birbirine içini döken iki yabancı.
Parkta Romanı Son Söz
Duras’nın her zamanki abartısız anlatımı ile ilerleyen, kısa, sade ve net cümlelerle kurulmuş diyaloglarla bezeli bir roman Parkta. Siz de bu iki yabancının konuşmaları arasına dalmak, onları dinlerken kendi iç yolculuğunuza çıkmak isterseniz bu kitabı okuyun derim. Yazımı yine kitaptan bir alıntıyla bitirmek istiyorum;
“Gerçekte insanlar mutluluğu kolay kaldıramazlar. Mutlu olmak isterler elbet, ama onu bir kez elde ettiler mi bir başka rüyaya kapılır, kendilerini yiyip bitirirler.”