Last Updated on 16 Haziran 2022 by Aslıhan Demiralay
Orijinal adı L’etoile olan eser usta Fransız ressam Edgar Degas’nın belki de en bilinen, en popüler tablosudur. İzlenimci ressam özellikle balerinleri çizdiği eserleri ile tanınır.
L’etoile nam-ı diğer Dansöz tablosundan bahsetmeden önce Edgar Degas’nın hayatından bahsedelim.
Edgar Degas’nın Hayatı
Edgar Degas 1834’te Paris’de doğdu. Babası Auguste zengin bir aileden geliyordu. Babasının sanata olan merakı sayesinde Edgar’da sanatla ilgilendi.1855’de Güzel Sanatlar Okulu’na gitmek için hukuk fakültesini bıraktı. Degas’nın resim anlayışı çizimin, iyi resmin temeli olduğu yönündeydi. Okul döneminde sürekli Napoli ve Floransa’ya giderek İtalyan ressamların çalışmalarını inceleme fırsatı buldu. Kendi başına yaşamaya başladıktan sonra daha çok Paris’in 9.Bölgesi’nde yaşadı ve Pigalle ve Montmartre’ın küçük lokantaları ve müzikhollerinin müdavimi oldu.
Degas’nın ünü izlenimci ressamlarla sergi açmasıyla daha da arttı. Çoğu sanatçı kadar mali kaygıları olmasa da ailesinden gelen para sanıldığı kadar çok değildi. Degas, resimlerini ilk yaptığı anda satma yoluna gitmezdi, bunları ya stüdyosuna gelenlere satar ya da tanınmış sanat eserleri sahipleri aracılığı ile satardı.
Kişisel sergi açma konusunda çok istekli değildi. Yaptığı tabloların çok azı piyasada olurdu böylece koleksiyoncular O’nun tablolarını arardı. Resimleri özellikle hayatının sonlarına doğru yüz binlerce franka alıcı bulabiliyordu.
Kaderin belki de bir oyunu olarak Degas ömrünün son döneminde görme yeteneğini büyük oranda kaybetti. 1900’lerden sonra heykele yöneldi. Ancak 1908’de görme yeteneğinin tamamını kaybetti ve ve resmi tamamen bıraktı.1917 yılında hayata gözlerini yumdu.
Türkçe çevirisi Yıldız olan tablo Degas’nın daha çok kullandığı kulis ortamı yerine direk olarak sahneyi resmettiği bir eser. Genellikle provalara giderek ya da stüdyosunda balerinleri çizen Degas bu tür çalışmaları nadiren yapmıştır. Resimlerinde çok görülen bir teknik olan Repoussoir -Arkadaki şekilleri uzakta göstermek ,geriye itmek ve ön plandaki renkleri canlı tutma -tekniğini kullandı.Bu teknik ,ön planda genellikle merkezin dışında, izleyicinin dikkatini arkaya doğru kaydırıp derinlik durumunu artıran ve güçlü bir şekilde tanımlanmış bir kişiyi de içerir. Bu şahane eser günümüzde, sadece empresyonistlerin resimlerinin sergilendiği Museé D’Orsay’da bulunuyor.
Degas’nın Sanatı
Degas ressam olarak ilk günlerinde Fransız ressam Eugene Delacroix’dan ve Jean Auguste Dominique Ingres’den çok etkilendi. Önceleri Antik Yunan dan aşk manzaraları ve temalar kullandı ancak sonradan bunların modasının geçtiğini düşünerek gerçek hayatı yansıtan resimler çizmeye başladı. Yakın arkadaşları ressam Gustave Courbet, Edouard Manet yazar Charles Baudelaire ve Emile Zola’nın bu konuda ki fikirlerinden etkilendi. Özellikle Manet, Degas’nın çok yalın arkadaşıydı ve Degas Manet’nin fikirlerinden sıklıkla etkilendi.
Dans Un Café tablosu 1876’da Brighton’da sergilendi ve büyük bir gürültü kopardı. Gürültünün sebebi ise kafedeki insanların absant isimli içkiden içmesiydi. Absent o dönemde yüksel alkol tutkusunun müsebbibi olarak görülüyordu. Resimde ki son derece kederli resmedilen iki kişi Degas’nın arkadaşlarıydı.
1888’de Amerikalı George Eastman Kodak şirketini kurdu. Bu şirket ucuz fotoğraf makineleri satıyordu. Degas’da bu makinelerden bir tane satın aldı. At yarışlarına meraklı olan sanatçı yarışların resimlerini çekerek gerçekçi at yarışı resimleri yaptı.