Martin Bormann Hitler’in Sekreteri

Last Updated on 16 Nisan 2022 by Aslıhan Demiralay

Martin Borman Hitler’in özel sekreteri ve NSDAP’ın parti sözcüsü. Martin Bormann Hitler’in ardındaki adam olarak tanınan bir Nazi Parti üyesi ve Hitler’in kişisel kaprislerinin yerine getirilmesi için uğraşan bir adam.

Martin Bormann’ın Hayatı

17 Haziran 1900 tarihinde Wegeleben’de dünyaya geldi. Babasının erken ölümüyle aile işlerini devralan Bormann 1918 yılında I.Dünya Savaşı’na katıldı. Savaştan sonra Almanların paramiliter birlikleri olan Freikorps’a katıldı. Özellikle komünistlere yönelik cinayet gibi eylemlerle adı anılan Freikorps’ta Bormann’da bazı olaylara karıştı.

1924 yılında örgüt için tehlike olan bir öğretmeni adamları ile birlikte infaz eden Bormann, polisin kendisini yakalaması sonucu 1 yıl hapis yattı.

Martin Bormann 1929 yılında o tarihte 19 yaşında olan Gerda Buch’la evlendi. Gerda’nın babası da bir Nazi’ydi. Hitler sık sık Buch’ların evine gidiyordu ve Bormann’la burada tanıştı. Çiftin bu evlilikten 10 çocuğu oldu.

Hapishaneden çıktıktan sonra Martin Bormann NSDAP’a üye oldu. Parti içinde hızlı bir gelişim gösterdi ve Rudolf Hess’in yardımcılığına kadar yükseldi. 1933 yılında Hitler’in özel sekreterliği görevine geldi. Geri planda bir adam gibi görünse de Nazi Partisi’nin tüm faaliyetlerini yürüten ve neredeyse Adolf Hitler’in çevresini belirleyen kişi oldu. Tüm bu görevlerinin arasında partinin bütün para işleriyle ilgilendi ve Berghof (Kartal Yuvası) olarak bilinen Hitler’in yazlığının fikir babası oldu ve evin bulunduğu kompleksi olan Obersalzberg’i yönetti.

Nazi Almanyası’nın en yetkili 2. kişisi olarak Nazi Toplama Kamplarının başında ki isimdi.

Bormann’da Hitler gibi Nazilerin düşüncesi ile kilisenin uyuşmadığını düşünüyordu. Hitler kilise ile mücadelenin savaş sonuna bırakılması gerektiğini düşünüyordu. Bormann kiliseye karşı fikirlerin en önde gelen savunucularından biri oldu. Şubat 1937’de kilise mensuplarının NSDAP’a kabul edilmemesi gerektiğine karar verdi.

Martin Bormann Reich üniversitelerinde ilahiyat fakültelerini kapatmaya çalışsa da bunu başaramadı ancak devlet okullarında ki din dersini 2 saate indirtti ve sınıflardan haç sembolünün çıkartılmasını zorunlu hale getirdi.

Almanya ve Avusturyada ki yüzlerce manastıra el konuldu.1941’de Münster Katolik Psikoposu Clemens August Graf von Galen bu duruma ve Nazilerin akıl hastaları ve fiziksel olarak deforme olmuş insanların ötenazi programında öldürülmesi programı Action T24’e karşı çıktı. Uluslar arası ilgi gören bir dizi konferansla bu durumu protesto etti. Bu çaba Nazi politikalarına karşı gelişen en güçlü protesto oldu.

Bormann ve bir kaç kişi daha von Galen’in asılmasını istese de Hitler ve Goebbels böyle bir eylemin din adamını şehitlik mertebesine yükselteceğini düşünerek bu fikre karşı çıktı.

Hitler bu konunun da savaş sonrasına bırakılmasına karar verdi.

Askeri meselerle zamanla daha çok meşgul olmaya başlayan Hitler, ülkenin iç sorunlarında yetkiyi de tamamen Bormann’ a bıraktı.

Bormann yahudiler ve slav halklarına yapılan zulüm konusunda son derece katıydı.1942’de Nihai Çözüm‘ün artık göçle değil, imhayla yapılması için bir kararname imzaladı.

Slav halklarını Hitler’in aşağıda gördüğünü bilen Bormann fethedilen slav topraklarında Alman Hukuku değil de daha sert ve acımasız bir hukuk siteminin hayata geçirilmesini sağladı. Bormann bu özel hukuka göre en ufak suçların bile bedensel cezalar ve ölüm cezası ile cezalandırılmasına izin verdi.

Ukrayna Vinnytsia’da kolektif çiftlikleri gezen Bormann insanların sağlıklı ve güçlü görüntüsünün rejim için bir tehlike oluşturacağını düşünüyordu.

Bölgeyi yöneten Alfred Rosenberg’e bir politika yönergesi gönderdi:

“Slavlar bizim için çalışacak. Onlara ihtiyacımız olmadığında ölebilirler. Slavların doğurganlığı istenmeyen bir durum. Yiyeceklere gelince gereğinden fazlasını almamaları gerekir.”

Müttefik kuvvetlerinin ilerlemesi nedeniyle 1945 Ocak ayında Hitler ve yakın çevresi Führenbunker’e yerleştiğinde Martin Bormann’da onların arasındaydı.

Bazı tarihçiler 30 Nisan 1945’te intihar eden Hitler’in cesedini yaktığına dair kanıtlar olduğunu düşünür.1945 yılında Nürnberg Duruşmaları sırasında hakkında gıyabi ölüm cezası verildi.

Martin Bormann’ın kendisini ve cesedini arama çalışmaları uzun süre devam etti.1972’de Berlin’in batısında bir kafatası bulundu ve yapılan diş incelemesi ile kafatasının Bormann’a ait olduğu tespit edildi. Bormann’ın 1945 yılında Berlin’den kaçarken siyanürle intihar ettiği sonucuna varıldı.

1998 yılında Martin Bormann’ın torunundan alınan DNA bulunan kafatasında ki DNA ile karşılaştırıldı ve DNA’ların uyuşması sonucunda dosya kapandı.

Martin Bormann ve Berghoff

Berchtesgaden Almanya’da Bavyera Eyaleti’nde bir kasaba. Hitler 1923 yılında hapisten çıktıktan sonra bu kasabada Kavgam kitabını tamamladı. Naziler için manevi anlamı olan bir yerdi ve Hitler de özellikle sevdiği bir kasaba olan Berchtesgaden’i ziyaret etti. Bu ziyaretlerde anti-semitist politikacı ve yazar Dietrich Eckart’la buluşurdu.

Dietrich Eckart Hitler’in bir çok konuda akıl hocasıydı.

Hitler daha sonra burada bir yazlık yada dinlenme evi yapmaya karar verdiğinde inşaatın başına Martin Bormann geçti. 60.000 işçi Obersalzberg’e transfer edildi. Obersalzberg, Berchtesgaden kasabasının yukarısındaki dağ eteklerine verilen isimdi.

Bormann Hitler’in projesini sahiplenerek kendi iktidarını sağlamlaştırırken bölgede dev bir kompleks hayata geçmeye başladı. Martin Bormann Obersalzberg’in sakinlerini mülklerini terk etmeye zorladı ve bu uğurda insanların canın yakmaktan çekinmedi.

Maritn Bormann inşaatı vahşi bir şekilde yönetti. Özellikle mimarların üzerinde büyük bir baskı oluşturdu. Sadece bir kaç yıl içinde bölgenin görünümü tamamen değişti. Berlin’den sonra ikinci karar alma merkezi oldu. Hitler burada zamanını geçirirken bir çok üst düzey Nazi Subayı’da buraya gelerek konuk oldu.

Hatta İngiliz Başbakan’ı gibi bazı uluslar arası konuklar da bölgeye geldi. Güvenlik için bölgeye girişler yasaklandı. Hitler 3 ayrı çemberle korunuyordu ve 35 yeni bina inşa edildi. Hermann Göring ve Albert Speer’in de kompleks içinde evleri vardı. Hatta çalışan görevlilerin eğlenmesi için bir de tiyatro binası inşa edildi.

Kompleksin en önemli binası hiç kuşkusuz Hitler’in evi olan Berghof’du. 10 yıl boyunca Hitler tarafından kullanılan bu ev de Hitler’in sevgilisi Eva Braun’da 1936 yılından itibaren ikamet etmeye başladı. Savaştan sonra Eva Braun’un bu evde çektiği amatör videolara ulaşan Us National Archive bu videoları yayınladı.

Martin Bormann güvenli bölgenin altındaki bir binayı Gutshof isimli bir çiftliğe dönüştürdü.Amacı burada üretilecek ürünlerle kompleksin yiyecek ihtiyacını karşılamaktı. Ancak bu hiç bir zaman gerçekleşmedi ve Gutshof verimli bir çiftlik olamadı. Çünkü Bormann inşaat için toprağı tanıyan insanları ve çiftçileri bölgeden uzaklaştırdığı için çiftlikte doğru şekilde üretim yapılamadı.

İşler Almanya için yolunda giderken 1937’de Bormann Adolf Hitler’e egemenliğinin fiziksel bir kanıtını sunmak istedi. Kehlsteinhaus isimli bir ev inşa edildi. Türkçe’ye Kartal Yuvası olarak çevrilen Kehlsteinhaus 1804 metre yükseklikte olan Obersalzberg’in üzerinde yükselen bir kayalık olan Kehlstein’de bir kayalık üzerine inşa edildi.

30 milyon RM’ye mal olan ev Hitler’in 50.yaş günü için hediye olarak yapıldı.1937’de inşaatına başlanan ev 13 aydan kısa sürede tamamlandı. Fakat agorobisi olan Hitler bu evi çok fazla kullanmadı.

1943’de müttefik kuvvetleri Berghof’a yakın yerleri havadan bombaladığında borbardıman Brerghof’ta da net bir şekilde hissedildi. Martin Bormann ve Hitler kompleksin bir hava saldırısına karşı tamamen güvensiz olduğunu bildiği için dağın derinliklerine tünel ve sığınak yapılmasına karar verdiler. Devasa bir inşaat başladı ve Hitler, Eva Braun ve çok yakınları için tuvaletler dahil 17 odası olan bir sığınak inşa edildi .Ancak savaş bittiğinde düşünülen yapı henüz tamamlanamamıştı.

Almanya savaşta başarısız oldukça Berghof’ta ki yaşam da eski ihtişamını kaybetmeye başladı. En son 1944’te Eva Braun’un kız kardeşi Gretl Braun ve Nazi subayı Hermann Fegelein’in düğünü organize edildi.

28 Nisan 1945’te Obersalzberg bombalandığında tüneller zarar görmedi ancak Hitler zaten Berlin’deki sığınağında idi.

Günümüzde Berghof ve çevresi 1940’lı yıllarda ki görüntüsünden tamamen uzak. Önce müteffik bomabardımanından zarar gören Berghof 1950’li yıllarda tamamen yok edildi. Alman Hükümeti Naziler için bir mabede dönüşmesini istemiyordu. Kartal Yuvası savaştan zarar görmeden çıktı ve günümüzde bir restoran olarak hizmet veriyor.

Bu Yazıyı Beğendiyseniz Bunlar da İlginizi Çekebilir: