Last Updated on 19 Mart 2024 by Aslıhan Demiralay
Tüm Zamanların En İyi Alman Romanları
Alman Romanları, en iyi Alman romanları. Edebiyatın en fazla geliştiği ülkelerden olan Alman edebiyatının, dünya literatürüne kattığı en iyi romanlar.
Alman edebiyatı, zengin ve çeşitli bir geleneğe sahip olan dünya edebiyatının önemli bir parçasıdır. Alman edebiyatı, Orta Çağ’dan günümüze kadar uzanan bir tarihe sahiptir ve birçok ünlü yazarın ve eserin yanı sıra çeşitli türlerde önemli eserler barındırır.
1.Batı Cephesinde Yen Bir Şey Yok (Im Westen nichts Neues)-Erich Maria Remarque
Erich Maria Remarque’ın unutulmaz kitabında, ülkelerine hizmet etmek için orduya yazılan gençlerin, I. Dünya Savaşı’nda yaşadıkları dehşet anlatılıyor. İlk kez 1929 yılında basılan roman, aynı yıl 25 dile daha çevrildi. 1933 yılında Nazilerin kitap yakma eylemlerine Batı Cephesinde Yeni Bir Şey Yok romanı da dahil edildi ve bir çok nüshası yakıldı.
2.Step Kurdu( Der Steppenwolf)-Hermann Hesse
Roman, ana karakter Harry Haller’ın hikayesini anlatır. Haller, kendini bir “steppenwolf” olarak tanımlayan, yani bir kurt gibi yalnız, vahşi ve bağımsız hisseden bir adamdır. Roman, Haller’ın modern dünya ve kendi iç dünyası arasındaki çatışmayı, kimliğinin arayışını ve varoluşsal sorgulamalarını ele alır.
Haller, bir partiye davet edildiği ve genç bir kadınla tanıştığı bir akşamda, kendini bir dizi olayın içinde bulur. Bu olaylar onun dünyasını sarsar ve kendi içsel yolculuğuna başlamasına neden olur. Haller, insan doğasının karanlık ve aydınlık yönleri arasındaki mücadeleyle yüzleşirken, kendi varoluşsal krizini aşmaya çalışır.
3.Okuyucu (Der Vorleser)-Bernhard Schlink
20.yüzyıl edebiyatının en önemli eserlerinden olan Okuyucu’da, lise öğrencisi Michael Berg ile otuz altı yaşındaki Hanna Schmizt’in II.Dünya Savaşı sonrası aşk hikayesi konu ediliyor. Bir anda Hanna’nın ortadan kaybolmasıyla biten ilişki bir mahkeme salonunda tekrar karşılaşmasıyla devam ediyor. Hanna bir savaş suçu nedeniyle yargılanırken, Michael artık bir hukuk öğrencisidir. Roman 2008 yılında Kate Winslet‘in baş rolünde yer aldığı bir filme de konu oldu.
4.Koku (Das Parfum )-Patrick Süskind
XVIII. yüzyıl Fransa’sında geçen romanda, kitabın kahramanı Jean-Baptiste Grenouille, insani duygulardan yoksun ve kokulara takıntılı bir adamdır. Kendi kokusunun bulunmadığını anlaması dünyasını değiştirir. Roman 2006 yılında Koku: Bir Katilin Hikâyesi/Perfume: The Story of a Murderer adıyla filme alındı.
5.Teneke Trampet (Die Blechtrommel)-Günter Grass
1959 yılında ilk kez yayınlanan roman, 1900’lerin ilk yarısında başlıyor. Almanların, Polonyalıların ve diğer azınlıkların bir arada yaşadıkları bir kasaba: Danzig. Roman savaş öncesinde Danzig’den savaş sonrasındaki Düsseldorf’a uzanıyor ve büyümeyi reddeden bir çocuktan bir akıl hastanesi sakinine dönüşen Oskar Matzerath’ın gözünden hem Orta Avrupa hem de Almanya’yı, net olarak görmemizi sağlıyor.
6.Berlin-Aleksander Meydanı(Berlin Alexanderplatz)-Alfred Döblin
En iyi Alman romanlarından biri olarak gösterilen Berlin-Aleksander Meydanı, eski bir hükümlü olan Franz Biberkopf’un hikayesini anlatıyor. Hapisten çıkan Biberkopf kendini 1920’lerin Berlin’inde buluyor. İşsizlik, yolsuzluk nasyonel sosyalizm ve ekonomik durgunluk. Biberkopf düzgün bir yaşam kurmaya çalıştıkça, suç dünyasının içine çekilir.
Hiç kuşkusuz en iyi Alman romanlarından biri.
7.Mephisto / Bir Kariyerin Romanı (Mephisto)-Klaus Mann
Nobelli yazar Thomas Mann’in oğlu Klaus Mann’in yazdığı roman, yayınlandığı yıl ünlü tiyatrocu Gustaf Gründgens’in kişilik haklarına hakaret edildiği gerekçesiyle yasaklandı. Ancak 1981’de yeniden basıldığında bir kült haline geldi. Romanda Naziler iktidara gelirken konumunu korumak için onlarla iş birliği yapan bir oyuncu anlatılıyor. Romanda gerçekliğin benzerliği ise Gustaf Gründgens’in Klaus Mann’in kız kardeşiyle evli bir oyuncu olması ve dönemin iktidarı sayesinde daha da yükselmesi.
1981 yılında basılması ile roman bir de filme alındı. István Szabó’nun yönettiği film, en iyi yabancı film Oscar ödülünü kazandı.
8.Bitmeyecek Öykü (Die unendliche Geschichte)-Michael Ende
Roman, Bastian Balthazar Bux adlı genç bir çocuğun, antik bir kitapçıdan aldığı gizemli bir kitabı okumasıyla başlar. Kitap, Fantastica adlı bir dünyayı ve bu dünyanın kaderini kurtarmak için bir kahraman arayışında olan Atreju’nun maceralarını anlatır. Bastian, kitabı okuduğunda kendi hayal gücünü kullanarak hikayenin içine çekilir ve Fantastica’nın bir parçası olur.
Roman, sadece bir fantastik macera olarak kalmayıp, aynı zamanda hayal gücünün önemini, insanın içindeki gücü ve sorumluluğu işleyen derin bir eserdir. Michael Ende’nin yaratıcı anlatımı ve karakterlerin derinliği, “Bitmeyecek Öykü”yü edebi bir başyapıt haline getirir.
9.Büyülü Dağ (Der Zauberberg)-Thomas Mann
Hamburg’lu genç gemi mühendisi Hans Castorp, üç haftalığına kuzenini ziyarete gittiği bir İsviçre sanatoryumunda, kendisinin de tedaviye ihtiyacı olduğunu öğrenerek yedi yıl kalır. Bu süre içinde doktorlar ve hastalar dünyasını, Batı felsefesinin iki kutbunu, platonik bir aşk serüveninin sarhoşluğu içinde yaşayarak tanır.
Büyülü Dağ sadece en iyi Alman romanlarından biri değil, türün en iyi örneklerinden biri.
10.Faust-Johann Wolfgang von Goethe
Eski bir Alman masalının uyarlaması bu dünyaca ünlü kitapta, bilinmeyeni öğrenmek isteyen bir insanın ruhunu şeytana satması ve daha sonra gelişen olaylar anlatılır.
Eserde, Almanya’da efsanevi bir figür olan Faust’un hikayesi anlatılır. Faust, derin bir bilgelik arayışı içinde olan bir bilim insanı ve filozoftur. Hayatının anlamını bulamayan ve ruhsal doyumu arayan Faust, şeytan Mephistopheles ile bir anlaşma yapar. Bu anlaşmaya göre, Mephistopheles ona dünyevi zevkler ve bilgelik vaat eder, ancak karşılığında Faust’un ruhunu alacaktır.
“Faust”, insanın bilgiye ve güce olan açlığını, ahlaki sorgulamaları ve insan doğasının karmaşıklığını derinlemesine inceler. Ayrıca, eser, insanın kendi içindeki çatışmaları ve toplumla olan ilişkileri üzerine de düşündürür.
11. Siddhartha-Hermann Hesse
“Siddhartha”, Gautama Buddha’nın hayatını esinlenerek yazılmış bir felsefi roman olarak bilinir.
Roman, Hindistan’da Gautama Buddha’nın yaşadığı dönemde geçer. Ana karakter Siddhartha, bir Brahman ailesinde doğmuş bir gençtir. Ancak, zenginlik ve dünyevi başarı arayışı içine girmeden önce, ruhsal bir yolculuğa çıkar. Siddhartha, farklı öğretmenlerden ve deneyimlerden geçerken, içsel aydınlanmayı ve gerçek mutluluğu bulma arayışını sürdürür.
“Siddhartha”, özgürlük, kişisel deneyim, ruhsal uyanış ve doğanın güzelliği gibi temaları işler. Hesse’nin eseri, Doğu ve Batı felsefesi arasındaki dengeyi arayan bir yolculuk olarak görülür. Roman, okuyuculara kendi içlerine dönerek hayatın anlamını arama ve içsel huzuru bulma konusunda ilham verir.
12. Michael Kohlhaas-Heinrich Von Kleist
“Michael Kohlhaas” Alman yazar Heinrich von Kleist tarafından yazılmış kısa roman. İlk kez 1810’da yayımlandı. Hikaye 16. yüzyıl Almanya’sında geçiyor ve at tüccarı olan baş karakter Michael Kohlhaas’ın etrafında gelişiyor. Kohlhaas, yozlaşmış bir asilzadenin elindeki adaletsizliğe maruz kaldıktan sonra adalet arar ve onun adalet arayışı, sonuçta yerleşik otoritelere karşı bir isyana yol açar. Roman, adalet, intikam ve bireyin toplumsal baskıya karşı mücadelesi gibi temaları keşfetmesiyle tanınır.
Kleist’in çalışmaları sıklıkla insan doğasının karmaşıklıklarını ve güç ile otoritenin ahlaki belirsizliklerini derinlemesine inceliyor. “Michael Kohlhaas”, Kleist’in en ünlü ve üzerinde en çok çalışılan eserlerinden biri olmaya devam ediyor.
Roman 2013 yılında Michael Kohlhaas ismiyle filme alındı. Filmin baş rolünde ünlü Danimarkalı oyuncu Mads Mikkelsen rol aldı.
13.Mavi Melek (Der Blaue Engel)-Heinrich Mann
Roman, bir Alman lisesinde öğretmenlik yapan Professor Rath’ın hikayesini anlatır. Rath, gizlice kabare şarkıcısı Lola Lola’ya aşık olur ve onun peşinden Berlin’deki “Mavi Melek” kabaresine gider. Ancak, bu adım, Rath’ın hayatını tamamen değiştirir ve kendi düşüşüne yol açar.
“Mavi Melek”, toplumsal normlara, cinselliğe ve kişisel düşüşe odaklanan derinlikli bir roman olarak kabul edilir. Heinrich Mann’ın eseri, Alman toplumunun ve insan doğasının karanlık yönlerini incelerken, bireyin iç dünyasını da derinlemesine inceler.
Roman, 1930 yılında Josef von Sternberg tarafından sinemaya uyarlanmış ve Marlene Dietrich’in başrolde oynadığı ünlü bir film olarak da tanınmıştır. Ancak, “Mavi Melek” filmi, Heinrich Mann’ın romanından bazı farklılıklar içermektedir.