Last Updated on 23 Aralık 2022 by Aslıhan Demiralay
Julieta Bir Pedro Almodóvar Filmi
“Yokluğun hayatımı tamamen dolduruyor ve onu yok ediyor”
Julieta, senaryosunu Pedro Almodovar‘ın, Alice Munro’nun kitabından uyarlayarak yazdığı, yönetmenliğini Pedro Almodovar’ın yaptığı bir dram. Başrollerini Emma Suarez, Adriana Ugarte, Daniel Grao’nun paylaştığı film ilk gösterimini 2016 yılında, Cannes Film Festivali’nde gerçekleştirdi.
Julieta Filmi Konusu
50’li yaşlarını süren Julieta, yaşadığı evden ve şehirden taşınarak sevgilisi ile yeni bir hayat kurma hazırlıkları içindedir. Bir gün yolda, yıllardır görmediği kızının çocukluk arkadaşı ile karşılaşır. Julieta’nın unutmak istediği geçmişini hatırlatan bu kadın, onun kendisi ile yüzleşmesine sebep olur. Taşınmaktan vazgeçen Julieta sevgilisinden de ayrılır. Eline bir kâğıt kalem alarak gençliğinden günümüze kadar olan süreci yazmaya başlar. Bu, bir yandan geçmişi hatırlamasına yardım ederken, bir yandan da o zamana kadar üzerini örttüğü yaralarının yeniden kanamasına sebep olur.
Julieta aslında özgürlüğüne düşkün, heyecanlı bir kadınken; kendini aşka, dolayısı ile de önce bir erkeğin insafına, daha sonra da hayatın akışına bırakmış bir kadının öyküsü. Film boyunca adım adım Julieta’nın yaş alışına; çocuk sahibi olmanın, yaşadığı kaybın, ailesel sorunların onu nasıl olgunlaştırdığına, zaman zaman da çocuklaştırdığına şahit oluyoruz. Gerek sosyal medyada, gerekse ekranlarda “mükemmel anneliğin” pompalandığı şu son yıllarda, bir filmde “mükemmel olmayan ama gerçek”, önce kızını büyüten, sonra kızı tarafından büyütülen bir anne görmenin beni rahatlattığını da söylemeden geçemeyeceğim. Başkahramanın gençliğini canlandıran Adriana Guarte de, orta yaşlı zamanlarını canlandıran Emma Suarez de o kadar harika iş çıkarmış ki, izleyicide aynı oyuncunun yaş alıp filmde devam ettiği hissi uyanıyor. Almodovar’ın kullandığı renkler her zamanki gibi çok çarpıcı. Bu renk paleti üzerine bir de şahane İspanya manzaraları eklenince, film tam anlamıyla ‘seyredilesi’ olmuş.
Julieta Filmi Son Söz
Julieta; aşkıyla, tutkusuyla, bencilliğiyle, ikiyüzlülüğüyle, kusurlarıyla gerçek bir kadın filmi aslında. O kadar gerçek ki, kızına ya da babasına haksızlık ettiğinde bile kızamıyoruz ona. Hayat böyle bir şey çünkü. Birinin sevgilisiyken seni rahatsız etmeyen şey, bir babanın kızı rolüne büründüğünde aksi etki yapabiliyor. Onun için bu filmi izlerken Julieta’yı zaaflarıyla, kendine göre doğrularıyla, yanlışlarıyla kabul edip bir yandan da kendi içimize ışık tutuyoruz, kendimizde –biraz da ürkekçe- onun izlerini arıyoruz. Sizin de “geçmiş, geçmiş midir”i sorgulamaya, kendi ruhunuza, seçimlerinize ışık tutmaya cesaretiniz varsa bu filmi kaçırmayın derim. Julieta şimdi Mubi’de, keyifli seyirler!