Last Updated on 16 Ekim 2024 by Aslıhan Demiralay
Masum: Değiliz Hiçbirimiz
Uyarı: Yazı İçinde Spoiler Sayılabilecek Bilgiler Mevcut Olabilir.
Blu Tv bünyesinde yayın hayatına başlayan Masum, 8 bölümlük mini dizi halinde karşımıza çıkıyor. Dizinin yönetmenliğini, festival filmleriyle tanıdığımız Seren Yüce üstleniyor. Rüzgarda Salınan Nilüfer , Çoğunluk gibi filmleriyle tanıdığımız Seren Yüce’nin kariyerinde dönüm noktası olacak nitelikteki ilk dizisi Masum, benzersiz bir eser. Dizinin senaristliğini, yazdığı tiyatro ve dizilerden tanıdığımız Berkun Oya üstleniyor. Netflix’te yayınlanan Bir Başkadır ile benzerlikleri olan Masum’un, Berkun Oya imzası taşıdığı belli. Zaten Masum dizisi de ‘Bayrak’ isimli tiyatro eserinin dizi haline getirilmesiyle oluşuyor. Dizinin ansambl oyuncu kadrosu ise dizinin bu kadar izlenmesine ve beğenilmesine sebep olan bir başka detay.
Dizinin konusu, mutsuz bir ailenin trajedisi. Tolstoy’un, Anna Karenina’sında dediği gibi: “Mutlu aileler birbirine benzerler, her mutsuz aileninse kendine özgü bir mutsuzluğu vardır.” Bu aile de öyle kendine has, öyle geri dönülemez, içinden çıkılamaz mutsuzlukları içinde barındırıyor ki… Bu, hikayede kendi mutsuzluğunuzdan parçalar bulmayacağınız anlamına gelmiyor. Bu demek ki, ne sizin mutsuz hikayeniz Masum’unkine benzeyebilir ne de Masum’un hikayesi…
Cinayet, gizem, suç, aşk, itibar budalalığı, sevgisizlik…
Masum Dizisi Konusu
Dizinin her sahnesinde şaşırtan olaylarla karşılaşmak mümkün. Bir kaza sonucu kardeşi (Taner) ve eşini kaybeden Tarık, akli dengesini yitirmiştir ve günlerini küçük bir sahil kasabasında babası ve her daim gergin ve mutsuz annesiyle beraber geçirmektedir. Ancak Tarık’ın babası emekli Komiser Cevdet’in eski öğrencisi Komiser Yusuf’un bu kasabaya bir görevle gelmesinin ardından, işlerin tam olarak da böyle olmadığı yavaş yavaş ortaya çıkacak ve bir ailenin parçalanışı gözler önüne serilecektir.
Böyle anlatılınca, dizinin konusu basitleşiyor olabilir. Fakat oyunculuklar, ses ve müzikler, ışıklar konuyu dallanıp budaklandırıyor. Dizinin gergin ve gizemli havası her karakterle daha da derinleşiyor.
Komiser Cevdet’in tam da oğullarının olmasını istediği karakterdeki Yusuf’tan, oğullarının ve tabii ailesinin sorununu gizlemeye çalışması dizinin konusunu daha da çıkmaza sokuyor.
Ayrıca dizi toplumun erkeğe yüklediği güç baskısını da çok iyi şekilde anlatıyor. Tarık ve Taner bu güç baskısının altında ezilen başlıca karakterler… Başta kendileri sonrasında yakın çevreleri bu güç baskısından nasiplerini alıyor. Ataerkil toplumun ortaya çıkardığı üzerimize yapışan rolleri çok iyi bir şekilde anlatan bir yapım Masum. Tarık’ın psikolojik rahatsızlığını tetikleyen evliliği ve kafasının içinden bir türlü gitmeyen komutan figürü erkek üzerindeki güçlü olma baskısını oldukça iyi anlatıyor. Evlilikle birlikte sorumluluklarının arttığını Tarık’a vurgulayan yakın çevresi hastalığını da tetiklemiş oluyor. Bu durumu net bir şekilde gözler önüne seren sahne evlendikten sonra babasıyla konuştuğu sahne diyebilirim. “ Ne yaparsan yap. Yatağa küs girme.” diyen Cevdet Komiser’in sözleri Tarık’ın beyninde yankılanıyor olacak ki sonrasında babasına bu konuşmayı hatırlatıyor. Erkeğin hem fiziksel hem psikolojik şiddet doğurmasının ve aynı zamanda bu şiddetin hedefi olmasının başlıca sebebi askerlik kurumu. Taner’in cinsel iktidarsızlığı ve babası ile olan çatışması, aile ve erkeklik açısından zayıflık olarak algılanıyor. Tüm bu dışlanma haline dayanamayan Taner şiddet ile kendine toplumda yer edinmiş oluyor aslında. Tam da toplumun istediği gibi ‘erkek’ oluyor. Eşi Rüya’nın da onu sevmemesi ve ona şiddet uygulayan bir adamla birlikte olması içindeki şiddeti tetikleyen unsurlardan.
Sorunlu diye fişlediğimiz Taner ve Tarık’ın büyüdüğü eve baktığımızda aslında masum olduklarını bile düşünebiliriz. Birbirini sevmeyen anne-baba… Büyük oğlunu kayıran, her daim mutsuz bir anne… Işler sarpa sarınca toparlamaya çalışan, itibarını çocuklarından daha çok seven bir baba… Böyle bir evde aklı başında bir insan evladı yetişmesini bekleyemezdik zaten.
Berkun Oya’nın kriz anlarında karakterlerini oynatması bilinçaltımızı, gizlediklerimizi, acılarımızı nasıl da gösteriyor bizlere. Masum’da; ormanda Yusuf, Elif, Tarık ve Cevdet’in göbek attığı sahne ve Bir Başkadır’da; Ruhiye, Meryem ve Yasin’in arabadaki kriz sahnesinden sonra Meryem’in oynamaya başladığı sahne birbiriyle benzer his ve alt metinlere sahip.
Yusuf Komiser dosyayı çözmek için daha önceden de yakın olduğu Komiser Cevdet’le vakit geçirdikçe Tarık’ın da psikolojik sıkıntısını anlamaya başlıyor. Cevdet Komiser’in de gizlediği bir şeyler olduğunu fark ediyor. Bu sahnelerde oyuncular oynadıkları karakterlerin derinliğini öyle güzel yansıtıyor ki… Haluk Bilginer’in Masumiyet’te sergilediği oyunculuğu ve monologlarını hatırlatan müthiş sahneler çok değerli ve unutulmayacak bir yapım olduğunu bize tekrar hatırlatıyor. Haluk Bilginer akıllardan silinmeyen tiratlara imza atarken Okan Yalabık da oyunculuğuyla unutulmayacak performanslara imza atıyor. Dizide neredeyse tüm oyuncular mükemmel bir iş çıkarmış diye düşünüyorum. Nur Sürer’in sevgisiz anne rolü… Geçmişini merak ettiğim karakterlerden biri olan Nermin öncesinde ne yaşadı da böyle sevgisiz ve sorunlu diye düşünmeden edemiyorum. Bu dizideki her karakterde hissettiğim bir şeydi. Fakat Nermin karakterini öyle merak ettim ki… Nur Sürer Nermin karakterinin derinliğini şahane bir şekilde hissettiriyor. Yaşanan her kötü olayda bir suçlu ararız. Nermin de kolayca suçlanabilecek nitelikte bir karakter fakat yaşanan her olayın sadece bir sebebi olmadığı gibi her kötü insanın da sadece kötü özelliği yoktur.
Son olarak Berkun Oya etkisinden çıkmakta çok zorlanmış olmalıyım ki, bu yazıyı bahsettiğim iki dizinin yayın tarihinden uzun süre sonra yazıyorum.
Bu Yazıyı Beğendiyseniz Bunlar da İlginizi Çekebilir:
