Last Updated on 26 Şubat 2025 by Beliz Arslan
Pablo Neruda; Güney Amerika’nın yetiştirdiği en büyük şairlerden biri, iflah olmaz bir komünist, bir diplomat ve büyük bir adam.
Pablo Neruda’nın Hayatı
Asıl adı Ricardo Eliezer Neftali Reyes olan Pablo Neruda Şili’nin Parral şehrinde 12 Temmuz 1904 tarihinde doğdu. Babası onun üniversitede okumasını doktor, avukat gibi bir mesleği olmasını umuyordu fakat daha 13 yaşında gazetelere makale yazan genç adamın böyle bir niyeti yoktu. Henüz 14 yaşındayken ünlü şair Gabriela Mistral önünde saygıyla eğilerek ” Siz gerçek bir şairsiniz” demişti. Babasının itirazları nedeniyle kendi adını kullanmadan yazmaya başladı. Pablo Neruda ismini önce sadece yazın dünyasında kullanırken daha sonra resmi olarak da bu ismin sahibi oldu.
Parasız kaldığı bir dönem Şili Dış İşleri Bakanlığına başvurdu ve hiç beklemediği bir şekilde görev aldı. İlk olarak Şili hükumetinin Hindistan Büyükelçiği’nde çalışmaya başladı. Orada tanıştığı Hollandalı Maria Antonieta Agenaar ile ilk evliliğini yaptı. Şili Hükümeti iflas edip maaşları ödeyemediği için ülkesine döndü yanında eşiyle birlikte. Çiftin bir kızları oldu ancak erken doğan bu bebek hastaydı ve kısa süre içinde hayatını kaybetti. Bu kayıpla beraber Maria ve Pablo’nun evliliği de sona erdi ve Neruda kendinden 20 yaş büyük Delia Del Carril ile evlendi. Delia bir sosyalistti ve Neruda’yı elit ve ve entelektüel bir çevreyle de tanıştırdı.
Özellikle Federico Garcia Lorca ve Neruda’nın dostluğu çok farklı bir yere geldi. Neruda Lorca için “Çingelerin Prensi” lakabını kullanırdı. Çevresine tanıştırırken şöyle diyecekti: “Felsefeden çok ölüme, akıldan çok acıya, mürekkepten çok kana yakın bir şair…” Maalesef Lorca bir süre sonra İspanya iç savaşında bir suikaste uğrayacaktı.
Neruda “komünist olmayı hiç bırakmayacağım “diyor; meslekleri vatanseverlik olan profesyonel milliyetçilerden haz etmiyor ,faşizmle zeka arasında bir ilişki kuramıyordu. Yoksulları seviyordu bunun sebebi kendisinin de yoksulluktan gelmesi değil Burjuvaziyi sevmemesiydi.
1948 yılında vatan haini ilan edilip kolluk kuvvetleri tarafından aranmaya başladı. Bunun üzerine Pablo Neruda kılık değiştirdi ve sınırları geçmeye çalıştı. Bu sırada yazmaya devam etti.
Neruda’ya göre “İyi konuşmacılar değil iyi yazarlar geleceğe kalacaktı “Belki de bunun ispatı Bolivya ormanlarındaki Che Guevera‘nın cebinde Neruda’nın “Bolivar için Şarkı” isimli şiirinin olmasıydı.
Neruda’nın Fidel Castro ve ve beraberindekiler için yazdığı “Kahramanlık Şarkısı” ise Küba Devrimi için yazılan ilk şiirdi.

1966’da Delia ‘dan boşanıp Matilde Urrubia ile evlendi. 1970 seçimlerinde başkan adaylığı gündeme geldi ancak Neruda başkan seçilen Allende’yi destekledi. Allende Neruda’yı Paris büyük elçisi olarak atadı ancak bir süre sonra sağlık sorunları yüzünden Şili’ye geri döndü.
Şiirleri yüzü aşkın dile çevrildi.1971 yılında Nobel Edebiyat ödülünü aldı. Ödül parasıyla Paris’te bir kır evi yaptırdı.
Kolombiyalı ünlü yazar Gabriel Garcia Marquez, Neruda’yı, “20’nci yüzyılın en büyük ozanı” olarak nitelemişti.
Pablo Neruda’nın Ölümü
Pablo Neruda 23 Eylül 1973 tarihinde Santiago Şili’de prostat kanserinden hayatını kaybetti. Ancak askeri darbeden kısa süre sonra ölmesi her zaman şüphe yarattı. Zehirlenmiş olabileceği ile ilgili söylentiler zaman zaman gündeme geldi 2015 yılında Şili Hükümeti Neruda’nın ölümünün doğal yollardan olmayabileceğini kabul etti.
Pablo Neruda hayatını kaybettiği zaman dönemin cuntası kitlesel bir cenaze törenine izin vermese de Şilililer toplu halde cenazeye katıldılar. Üstelik sokağa çıkma yasağına aldırmayarak.
Ardında onlarca kitap, şiir bırakan devrimci Latin Amerikalı son şiirinde şöyle yazdı:” Dünya seni öpüyor ve Allahaısmarladık diyorum.”

Bizler Susuyorduk
Bilmek acı çekmektir. Ve bildik;
Karanlıktan çıkıp gelen her haber
Gereken acıyı verdi bize:
Gerçeklere dönüştü bu dedikodu,
Karanlık kapıyı tuttu aydınlık,
Değişime uğradı acılar.
Gerçek bu ölümde yaşam oldu.
Ağırdı sessizliğin çuvalı.
Ölüm
Dünyaya birçok kez gelmişim
Yok olmuş yıldızların dibinden
Ellerimde tuttuğum
Ölümsüzlük bağlarını dokuyarak
Şimdi öleceğim yeniden
Vücudumu örten toprağa sarınarak!
II
Ne papazların sattığı
Gökyüzünden bir parça aldım.
Ne de tembel zenginler için
Metafizikçilerin,
Düzüp koştuğu, karanlıklardan.
III
Ölüm içinde yoksullarla bir olmak istiyorum
Göğü elinde tutanların kamçıladığı
İnceleme yeteneği olmayanlarla!
Şimdiyse ölüme hazırım
Beni saran bir elbise gibi
Sevdiğim renkten
Boyu posuma tıpatıp; uygun
Ve benim için gerekli olan
Beni saran bir elbise gibi!
Gülüşün
Al ekmeği benden
istersen havayı da;
ama gülüşünden mahrum etme beni.
Koyma gülsüz
ve çiçeksiz beni,
sevinciyle coşarak
parıldayan sudan
ve senden yayılan
gümüşün kıvılcımlarından.
Bu çetin ve uzun kavgamdan
yorgun gözlerle dönerim
ve görürüm ayaklar altında
bu değişmeyen toprağı;
ama o sevecen gülüşün
yükselir gökyüzüne peşimden
ve ardına dek açar
yaşamın tüm kapılarını benim için.
Sevdalım, zifiri karanlıkta bile
gülümse bana
ve ansızın saçılıyorsa
kanım sokak taşlarına,
gülüver
çünkü gülüşün eştir
yalın bir kılıca.
Sonbaharda denizle birlikte
gülüşün coşturmalı
köpüren çağlayanını.
Ve sevdalım baharın
beklediğim çiçek gibi
gülüşünü ararım
mavi çiçeği, gülü
yurdumdan seslenen.
Gül gecenin şavkında
gündüzün aydınlığında
gül yamru-yumru
sokaklarında adanın,
gül sana sevdalanmış
şu ipe-sapa gelmez adamın bakışında,
ama ben gözlerimi açtığımda
ve de kapadığımda onları,
ve ayaklarım götürüp
geri getirdiğinde beni
al benden ekmeği, havayı,
ışığı, baharı,
ama mahrum etme
gülüşünden beni
işte o zaman ölürüm gayri.
Çeviri: Fahri Özdemir
Pablo Neruda’nın Popüler Kültüre Etkisi
Antonio Skármeta bir postacı ve Pablo Neruda arasında dostluğu anlatan Ardiente Paciencia isimli bir tiyatro oyunu yazdı. Skármeta bu oyunu daha sonra bir romana dönüştürdü. Bu romandan uyarlanan Il Postino filmi 1994 yılında gösterime girdi. Bu filmde Pablo Neruda’yı usta Fransız aktör Philippe Noiret canlandırdı.
Şili’li yazar Roberto Ampuero’nun ünlü yazarı merkezine alan Neruda Vakası isimli bir romanı yayınlandı.

Neruda Vakası gizem-polisiye türünde bir roman. Pablo Neruda ölümcül bir hastalığın pençesindeyken geçmişine dair bir sırrın peşine düşer. Ancak Şili’de kimseye güvenemediği için Kübalı bir gazeteci olan Cayetano Brule’yi Doktor Angel Bracamonte’yi bulmakla görevlendirir.
Cayetano bir çok ülkeye giderek doktoru bulmaya çalışırken en büyük yardımcısı Neruda’nın verdiği Georges Simenon’un polisiye kitapları olur.
Cayetano araştırmasını derinleştirdikçe aslında Pablo Neruda’nın bambaşka bir şeyin peşinde olduğunu fark eder.
Neruda Vakası sadece bir polisiye romanı değil, aynı zamanda dönemin politik atmosferini, Şili’de darbeye giden süreci de akıcı bir dille aktarıyor.
Bütün bunların dışında 2016 yılında Neruda isimli bir film gösterime girdi. Pablo Larraín’in yönettiği filmde Gael García Bernal ve Luis Gnecco baş rolde yer aldı.