Last Updated on 11 Ekim 2025 by Aslıhan Demiralay
En İyi Epik Filmler
Epik film aslında anlamı biraz muallak bir kavram olsa da biz daha çok destansı olayları anlatan kahramanlık filmleri olarak algılıyoruz. En iyi epik filmler listesini de buna göre hazırladık. En iyi epik filmler sıralaması:
The Longest Day (En Uzun Gün/1962)
1962 yapımı The Longest Day (En Uzun Gün), İkinci Dünya Savaşı’nın en kritik anlarından biri olan Normandiya Çıkarması’nın (D-Day) destansı bir anlatımı olan, siyah-beyaz formatta çekilmiş anıtsal bir savaş filmi. Filmin yönetmenliğini bir üçlü üstlendi: Amerikalı sahneler için Ken Annakin, Alman sahneleri için Bernhard Wicki ve Fransız sahneleri için Andrew Marton. Senaryo, Cornelius Ryan’ın kurgusal olmayan aynı adlı çok satan kitabından Romain Gary, James Jones, David Pursall, Jack Seddon ve Peter Viertel gibi çok sayıda yazar tarafından uyarlandı. Film, müttefik askerlerin, Alman komutanların ve sivil Fransızların bakış açılarından, 6 Haziran 1944’teki çıkarmayı tüm yönleriyle, karmaşık bir planlama ve kaos içerisinde gerçekleştirilen tarihi bir olay olarak aktarır.
Filmin cast’ı, dönemin en büyük uluslararası yıldızlarından oluşan devasa bir ekiptir: John Wayne, Henry Fonda, Robert Mitchum, Sean Connery, Richard Burton, Curt Jürgens, Bourvil ve Roddy McDowall gibi sayısız oyuncu, farklı uluslardan gelen asker ve komutanları canlandırır. Bu yıldızlar geçidi, filmin epik kapsamını vurgular. IMDb puanı 7.7 olan The Longest Day, gişede muazzam bir başarı elde ederek dünya çapında yaklaşık 50 milyon dolar hasılat elde etti, bu da o dönem için olağanüstü bir rakamdı. Film, Oscar Ödülleri’nde 5 dalda aday gösterildi, bunlardan En İyi Görüntü Yönetimi (Siyah-Beyaz) ve En İyi Özel Efektler dallarında olmak üzere 2 ödül kazandı. Film, D-Day’in sinemadaki en kapsamlı ve saygın tasvirlerinden biri olarak kabul edilir. Sinema tarihine geçen epik filmlerden biri.

Cleopatra (Kleopatra/1963)
Milattan önce 48 yılında Mısır Kraliçesi Kleopatra, Roma’nın emperyal emellerine direnmeye çalışırken hem zafer hem de trajedi yaşar.
Kleopatra önce kendisini Mısır tahtına çıkaran Sezar’la sonra da Roma’ya isyan eden General Marcus Antoinus’la yaşadığı aşklar destansı bir dille anlatılıyor.
Joseph L.Mankiewicz’in yönettiği filmin senaryosu Carlo Maria Franzero’nu kitabından uyarlama. Elizabeth Taylor, Richard Burton, Rex Harrison, Pamela Brown ve Martin Landau baş rolde. 44 milyon dolar gibi rekor bir maliye sahip film, 57 milyon dolardan fazla hasılat elde etti. 44 milyon dolar 2021 ölçülerinde 400 milyon dolara tekabül ediyor.


Filmin IMDB puanı: 7,0.
Çekildiği dönemde bütçesi, baş rol oyuncuları Elizabeth Taylor ve Richa rd Burton arasındaki aşkla ve yaşanan skandallarla da gündem olan film epik film denilince unutulmaması gereken bir yapım.
9 dalda Oscar Ödülü’ne aday olan film, 4 teknik dalda bu ödülü kucakladı.


The Leopard (Leopar/1963)
1963 yapımı The Leopard (Leopar), İtalyan yönetmen Luchino Visconti’nin başyapıtlarından biri olan, gösterişli ve melankolik bir tarihi dram filmi. Giuseppe Tomasi di Lampedusa’nın klasik romanından Visconti, Suso Cecchi d’Amico, Pasquale Festa Campanile, Massimo Franciosa ve Enrico Medioli tarafından senaryolaştırıldı. Film, 1860’lı yıllarda, İtalyan birleşmesinin (Risorgimento) arifesinde Sicilya’da geçer ve aristokrat bir aile olan Salina Prensliği’nin hikayesini, özellikle de ailesinin ve yaşam tarzlarının kaçınılmaz sonunu hisseden Prens Fabrizio Salina’nın (Burt Lancaster) gözünden anlatır. Prens, eski düzenin yavaş yavaş sona erdiğini ve yeni burjuva sınıfının yükselişini kabul etmek zorunda kalır. Yeğeni Tancredi Falconeri’nin (Alain Delon) yeni zengin sınıfın kızı Angelica Sedara (Claudia Cardinale) ile evlenmesi, bu değişimin sembolü haline gelir.

Filmin cast’ında Burt Lancaster, aristokrat Prens Salina rolünde kariyerinin en etkileyici performanslarından birini sergileyerek karakterin iç çatışmasını ve soylu duruşunu mükemmel bir şekilde yansıtır. Alain Delon ve Claudia Cardinale ise dönemin genç ve yükselen burjuva sınıfını temsil eden karakterleriyle dikkat çeker. IMDb puanı 8.0 olan The Leopard, gişede mütevazı bir başarı elde etti ve dünya çapında yaklaşık 1.6 milyon dolar hasılat yaptı. Ancak film, eleştirel anlamda büyük övgüler alarak kült bir klasik haline gelmiştir. 1963 Cannes Film Festivali’nde Altın Palmiye (Palme d’Or) ödülünü kazandı. The Leopard‘ın Oscar adaylığı bulunmuyor, ancak kostüm tasarımları ve sinematografisiyle (özellikle o ünlü balo sahnesiyle) görsel bir şölen sunan bu film, Visconti’nin ustalığını kanıtlar niteliktedir.
Gone With The Wind (Rüzgar Gibi Geçti /1939)
Rüzgar Gibi Geçti, çekildiği yıllarda olay yaratan bir film. Georgia’da plantasyon sahibi zengin bir adamın manipülatif kızı ve bir ticaret adamı Amerikan İç Savaşı döneminde çalkantılı bir aşk yaşar.


Victor Fleming’in yönettiği bu epik filmin senaryosu Margaret Mitchell’ın romanına dayanıyor. Clark Gable, Vivien Leigh, Hattie McDaniel, Olivia de Havilland ve Leslie Howard baş rolde.
Film o dönem siyah köleleri mutlu çalışanlar gibi göstermesi nedeniyle eleştirilmişti. 3 saat 58 dakika süresi ile de dikkat çeken film 15 dalda Oscar Ödülü’ne aday oldu ve 10 dalda bu ödülü almayı başardı. Bu Oscar ödülleri arasında en iyi yönetmen, en iyi film, en iyi kadın oyuncu (Vivien Leigh) ve en iyi yardımcı kadın oyuncu (Hattie McDaniel) ödülleri de yer alıyor. Hattie McDaniel Oscar Ödülü’ne aday olan ve kazanan ilk afrikalı-amerikalı oyuncu olarak tarihe geçti. Ancak o dönem siyahiler ciddi ayrımcılık gördüğü için Hattie McDaniel ödülünü törende, seyircilerin önünde değil ayrı bir odada aldı.


Yaklaşık 4 milyon dolara mal olan Rüzgar Gibi Geçti, dünya çapında 400 milyon dolardan fazla hasılat elde etti.

Ben-Hur (1959)
Bir yahudi olan Judah Ben-Hur ailesi ile birlikte Kudüs’te yaşar. Çocukluk arkadaşı Messala ise Romalı bir hakimdir. Aralarındaki bir anlaşmazlık nedeni ile Messala, Ben-Hur’u kürek mahkumiyeti cezasına çarptırır. Çektiği büyük sıkıntılardan sonra Kudüs’e muzaffer bir adam olarak dönen Ben-Hur’un aklında sadece intikam vardır. Epik film denilince akla ilk gelen filmlerden biri.
William Wyler’ın yönettiği film Lew Wallace’ın romanından uyarlama. Baş rollerde Charlton Heston, Jack Hawkins, Stephen Boyd yer alıyor. En iyi film ve en iyi erkek oyucu dalları da dahil olmak üzere toplam 11 dalda Oscar alan filmin IMDB notu:8,1.


15 milyon dolara mal olan film dünya çapında 74 milyon dolardan fazla hasılat elde etti.
Film çekimi sırasında fenalaşan yapımcı Sam Zimbalist, aynı gün kalp krizinden 54 yaşında hayatını kaybetti.
Filmin baş rolü için önce Paul Newman düşünülse de, ünlü oyuncu 1954 yılında rol aldığı tarihi drama Gümüş Kupa (The Silver Chalice) filminde ki deneyimlerinden hoşlanmadığı için rolü geri çevirdi.


Spartacus (1960)
Bir gladyatör olarak yetiştirilen Spartacus aslında bir köledir. Arenada ki bir dövüş sırasında isyan bayrağını açan gladyatör, ona inananlarla beraber Roma sınırlarına kadar dayanır. Tarihin egemen sınıflara karşı ilk köle isyanının anlatıldığı epik film.
Filmi ünlü yönetmen Stanley Kubrick yönetti. Howard Fast’ın romanını Dalton Trumbo senaryolaştırdı. Baş rollerde Kirk Douglas, Tony Curtis, Laurence Olivier, Jean Simmons ve Peter Ustinov yer alıyor.
En iyi yardımcı erkek oyuncu (Peter Ustinov), en iyi sinematografi, en iyi sanat yönetimi ve en iyi kostüm dallarında olmak üzere 4 Oscar ödülü kazandı. IMDB notu:7,9.
Filmin yönetmeni olarak Anthon Mann ile anlaşılsa da bir kaç sahnenin çekiminden sonra Stanley Kubrick yönetmen koltuğuna oturdu. Filmin özellikle kalabalık savaş sahnelerinde 50.000’den fazla figüran kullanıldı.



Reds (Kızıllar/1981)
1981 yapımı Reds (Kızıllar), Birinci Dünya Savaşı ve 1917 Rus Devrimi döneminde geçen, epik bir biyografik drama filmi. Yönetmenliğini, senaristliğini ve başrolünü Warren Beatty’nin üstlendiği film, Amerikalı gazeteci, yazar ve sosyalist aktivist John Reed’in hayat hikayesini anlatır. Konu, Reed’in (Warren Beatty) siyasi aktivizmini, savaş karşıtı duruşunu, sosyalist ideolojilere olan inancını ve özellikle de yine kendisi gibi aktivist ve yazar olan eşi Louise Bryant (Diane Keaton) ile olan tutkulu ve çalkantılı ilişkisini merkeze alır. Film, çiftin Amerikan işçi hareketindeki yükselişini, Rus Devrimi’ne tanıklık edişlerini ve bu tarihi olayların hem kişisel hem de siyasi hayatları üzerindeki etkilerini kronolojik olarak işler. Reed’in, Rus Devrimi’ni anlattığı ünlü kitabı Dünyayı Sarsan On Günün yazım süreci de filmin önemli bir bölümünü oluşturur.
Filmin cast’ında Warren Beatty ve Diane Keaton’ın yanı sıra, Jack Nicholson’ın canlandırdığı oyun yazarı Eugene O’Neill karakteri de dikkat çekicidir. Ayrıca film, dönemin tanınmış tanıklarının (örneğin gazeteciler, siyasi figürler) günümüzdeki röportajlarını da içererek belgeselvari bir dokunuş sunar. IMDb puanı 7.3 olan Reds, gişede oldukça başarılı oldu ve dünya çapında yaklaşık 50 milyon dolar hasılat elde etti. Film, eleştirel anlamda büyük övgüler almış ve Oscar Ödülleri’nde tam 12 dalda aday gösterildi. Bu adaylıklardan En İyi Yönetmen (Warren Beatty), En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu (Maureen Stapleton) ve En İyi Görüntü Yönetimi olmak üzere 3 ödül kazandı. Reds, sinema tarihinde hem tarihi derinliği hem de kişisel bir aşk hikayesini epik bir ölçekte anlatan nadir filmlerden biri olarak yerini aldı.


The Lords of the Rings Trilogy (Yüzüklerin Efendisi Üçlemesi) (2001-2003)
Yüzüklerin Efendisi Üçlemesi son 20 yıla damga vuran filmlerden. Yüzüklerin Efendisi: Yüzük Kardeşliği 2001, Yüzükleri Efendisi: İki Kule 2002 ve Yüzüklerin Efendisi: Kralın Dönüşü 2003 yılında gösterime girdi.
J.R.R. Tolkien’in aynı adlı romanlarından uyarlanan filmleri ünlü Yeni Zelanda’lı sinemacı Peter Jackson yönetti. Viggo Mortensen, Ian McKellen, Orlando Bloom, Elijah Wood, Cate Blanchett, Andy Serkis baş rolde yer aldı.
Shire’da yaşayan kendi halinde bir Hobbit ve arkadaşları Güç Yüzüğü’nü yok etmek ve Orta Dünya’yı Lord Sauron’dan kurtarmak için yolculuğa çıkarlar. Epik savaş sahnelerinin yer aldığı seri tüm dünyada rekor hasılata ulaştı.

The Patriot (Vatansever/2000)
Amerikan Bağımsızlık Savaşı’na aslında katılmak istemeyen bir çiftçi olan Benjamin Martin mecburen savaşın içinde bulur kendini. Daha önce Kızılderililerle yapılan savaşta yaptıklarından dolayı kendini suçlu hisseden Martin, Britanyalı bir askerin oğlunu katletmesi ile ülkesinin ve ailesinin geleceği için savaşmaya başlar.
Roland Emmerich’in yönettiği filmin baş rollerinde Mel Gibson, genç yaşta hayatını kaybeden oyuncu Heath Ledger, Joely Richardson ve Jason Isaacs yer alıyor. 164 dakikalık süresiyle dikkat çeken film teknik dallarda 3 Oscar Ödülü’ne aday oldu. 110 milyon dolara mal olan film dünya çapında 215 milyon dolardan fazla hasılat elde etti. Sadece en iyi epik filmlerden değil, Mel Gibson’ın da en iyi filmlerinden biri.
IMDB notu:7,2.

Gettysburg (1993)
1863 yılında Amerikan İç Savaşı’nda geçen epik film. Ünlü Gettysburg muharebesini anlatan yapım 254 dakika. Ron Maxwell’in yönettiği film Michael Shaara’nın The Killer Angels romanından uyarlama. Filmin IMDB notu:7,6.
Baş rollerde Martin Sheen, Jeff Daniels, Bo Brinkman ve Tom Berenger yer alıyor. Birlik kuvvetlerinin zaferiyle sonuçlanan muharebe iç savaşın dönüm noktalarından biri. Özellikle Jeff Daniels’ın olduğu sahnelere dikkat çekmek isteriz.

The Last Emperor (Son İmparator/1987)
Çin Hanedanı Qing’in son lideri Puyi’nin yaşam öyküsünü anlatan destansı film. 2 yaşında tahta çıkan imparatorun gözünden 60 yılın hikayesi. Bu film aynı zamanda Çin Hükümeti’nin Yasak Şehir’de çekilmesine izin verdiği ilk film olma özelliğine de sahip.
Bernardo Bertolucci tarafından yönetilen film Bertolucci ve Mark Peploe’nun senaryosundan uyarlama. John Lone, Joan Chen ve Peter O’Toole baş rollerde yer alıyor. En iyi film ve en iyi yönetmende dahil olmak üzere toplam 9 dalda Oscar alan filmin IMDB puanı: 7,7.

Saving Private Ryan (Er Ryan’ı Kurtarmak/1998)
Steven Spielberg’in yönettiği film Normandiya çıkarmasının acımasız görüntüleri ile başlıyor. 3 kardeşi savaşın değişik cephelerinde ölen Ryan isimli erin görevi sona erer. Tom Hanks liderliğinde ki askerlerin Ryan’ı bularak sağ salim Amerika’ya dönmesin sağlamaktır.
Baş rollerde Tom Hanks, Tom Sizemore, Edward Burns, Barry Pepper ve Matt Damon yer alıyor. En iyi yönetmen dahil toplamda 5 dalda Oscar alan filmin IMDB puanı: 8,6.
70 milyon dolara mal olan yapım, dünya çapında 482 milyon dolardan fazla hasılat elde etti.
Yönetmen Steven Spielberg Matt Damon’u role seçerken tanınmayan ve tamamen Amerikalı görünen bir aktörü tercih etti. Ancak film gösterime girmeden hemen önce Matt Damon Good Will Hunting filmiyle Oscar kazandı ve tüm dünyada tanınan bir oyuncu oldu.
Er Ryan’ı Kurtarmak filminin En iyi film Oscar Ödülü’nü Aşık Shakespeare filmine kaptırması tartışılan bir konu. Taciz suçlamaları nedeniyle hapiste olan yapımcı Harvey Weinstein’in o dönem sürekli kendi filmi Aşık Shakespeare için Akademi üyelerine lobi yapması ve Er Ryan’ı Kurtarmak filminde ki tarihsel hatalara saldırması nedeniyle bu ödülün kaçırıldığı düşünülüyor.
Filmin baş rolü için Mel Gibson ve Harrison Ford düşünülse de yönetmen Steven Spielberg Tom Hanks’de karar kıldı.


The Ten Commandments (On Emir /1956)
Cecil B.DeMille’in yönettiği bu destansı filmin baş rollerinde Charlton Heston, Yul Brynner ve Anne Baxter yer alıyor. Filmde Heston Hz.Musa’yı Anne Baxter, Nefertiti’yi, Brynner ise Ramses’i canlandırıyor. En iyi efekt dalında Oscar alan film toplamda 7 dalda bu ödüle aday oldu. IMDB notu:7,8.
Mısır sarayına öksüz bir bebek olarak getirilen Musa burada yetiştirilir ve tahtın varisi olarak görülmeye başlanır. Ancak Ramses’in tahtı Musa’ya bırakmak gibi bir niyeti yoktur.



Dances with Wolves (Kurtlarla Dans /1990)
Kevin Costner‘dan epik bir film. John Dunbar Amerikan İç Savaşı’nda görev yapmış bir subaydır ve savaşın bitiminden sonra 1865 yılında batıda yer alan sakin bir karakola atanır. John Dunbar buradaki görevi sırasında Lakota Kızılderilileri ile dost olmaya başlar.
Kevin Costner’ın yönettiği filmin senaryosu Michael Blake’in aynı adlı romanına dayanıyor. Kevin Costner, Mary McDonnell, Graham Greene ve Rodney A.Grant’in baş rolde yer aldığı film, 12 dalda Oscar’a aday oldu ve 7 dalda bu ödülü almayı başardı.
Filmin aldığı 7 Oscar arasında en iyi film ve en iyi yönetmen (Kevin Costner), en iyi uyarlama senaryo (Michael Blake) ödülleri de bulunuyor.
22 milyon dolara mal olan film dünya çapında 424 milyon dolardan fazla hasılat elde etti. Filmin IMDB notu: 8,1.

Gandhi(1982)
Epik bir hayatı anlatan epik bir film. Bir avukat olarak eğitim alan Mahatma Gandhi, daha sonra şiddet içermeyen protesto eylemleriyle İngiliz Hükümeti’nin baskılarına karşı çıkar. Hint İsyanının öncüsü ve doğal lideri olur.
Richard Attenborough’un yönettiği filmin senaryosu, John Briley’e ait. Ben Kingsley, John Gielgud, Rohini Hattangadi ve Candice Bergen baş rolde.
3 saat 11 dakika süren bu epik film, 11 dalda Oscar Ödülü’ne aday oldu. En iyi film, en iyi erkek oyuncu (Ben Kingsley), en iyi yönetmen (Richard Attenborough), en iyi senaryo (John Briley), en iyi sinematografi, en iyi dekor, en iyi kostüm ve en iyi kurgu dallarında toplam 8 dalda bu ödülü kazandı.
Filmin IMDB puanı: 8,1.

Giant (Devlerin Aşkı /1956)
Devlerin Aşkı, süresi, oyuncuları, anlattığı epik hikaye ve baş rol oyuncusu James Dean’in film tamamlanmadan hayatını kaybetmesiyle akıllara kazınmış bir film.
Teksas’ta geçen “Giant” birkaç on yıla yayılıyor ve bir sığır çiftçisi, karısı ve petrol bulup zengin olan kaba bir adamın iç içe geçmiş hayatlarını konu alıyor. Film, Güneybatı Amerika’nın arka planında aile, zenginlik, ırkçılık ve sosyal değişim temalarını araştırıyor. “Giant” sinemanın bir başyapıtı olarak kabul ediliyor ve destansı dramalar alanında etkisini sürdürüyor.
George Stevens’ın yönettiği film , Edna Ferber’in aynı adlı romanından uyarlandı. Filmin baş rollerinde James Dean, Rock Hudson, Elizabeth Taylor ve Sal Mineo baş rolde.
11 dalda Oscar’a aday olan film, en iyi yönetmen dalında ödülü kucakladı. 5,4 milyon dolara mal olan film, dünya çapında 32 milyon dolardan fazla hasılat elde etti.


Napoleon (1927)
1927 yapımı Napoleon, Fransız sinemasının dahisi Abel Gance tarafından yönetilen, sessiz sinema döneminin en iddialı ve çığır açıcı filmlerinden biri. Gance’ın hem yönetmenliğini hem de senaryosunu üstlendiği film, genç Napolyon Bonapart’ın (Albert Dieudonné) askeri okul yıllarından, Fransız Devrimi’nin karmaşasından geçerek İtalya Seferi’ne liderlik etmesine kadar uzanan ilk yıllarını destansı bir şekilde anlatır. Gance’ın orijinal vizyonu, Napolyon’un tüm hayatını kapsayan altı bölümlük bir seriydi, ancak sadece bu ilk bölüm tamamlanabildi. Film, sadece bir biyografi olmanın ötesinde, sinematik yenilikleriyle (özellikle Polyvision adı verilen üç ekranlı geniş perde sistemi ve hızlı kurgu teknikleri) dönemin çok ilerisinde bir yapım olarak öne çıkar.

Filmin cast’ında Albert Dieudonné, genç Napolyon rolünde karizmatik ve etkileyici bir performans sergilerken, filmin diğer önemli karakterleri arasında Gina Manès (Josephine de Beauharnais), Anton Giulio Bragaglia (Marat) ve Eugène Bogdanoff (Robespierre) yer alır. Film, Fransız Devrimi’nin dramatik olaylarını ve Napolyon’un dehasını görsel bir şölenle aktarır. IMDb puanı 8.3 olan Napoleon, gişede o dönem için önemli bir başarı elde etti, ancak maliyetinin yüksek olması ve Polyvision gibi teknik gereksinimleri nedeniyle yaygın dağıtımı zor oldu. Filmin Oscar adaylığı bulunmuyor, zira Akademi Ödülleri henüz o dönemde yeni başlamış ve uluslararası filmler için bugünkü gibi kategoriler mevcut değildi. Ancak Napoleon, sinema tarihi ders kitaplarında teknik yenilikleri ve sanatsal cesareti nedeniyle özel bir yere sahiptir.
Barry Lyndon (1975)
1975 yapımı Barry Lyndon, usta yönetmen Stanley Kubrick’in imzasını taşıyan, görkemli ve melankolik bir tarihi drama filmi. William Makepeace Thackeray’in “The Luck of Barry Lyndon” adlı romanından Stanley Kubrick tarafından senaryolaştırılan film, 18. yüzyıl Avrupa’sında, sosyal statü ve zenginlik peşinde koşan hırslı İrlandalı Redmond Barry’nin (daha sonra Barry Lyndon) hikayesini anlatır. Barry, bir düellodan sonra memleketinden kaçmak zorunda kalır ve orduda görev alır, casusluk yapar, kumar oynar ve nihayetinde zengin bir dul olan Kontes Lyndon ile evlenerek aristokrat bir yaşam sürmeye başlar. Ancak bu yükseliş, onun düşüşünü de beraberinde getirir; film, Barry’nin sosyetenin acımasız dünyasında nasıl yükseldiğini ve sonunda nasıl kaybettiğini eleştirel bir gözle inceler.
Filmin cast’ında Ryan O’Neal, soğuk ve hırslı Barry Lyndon rolünde ikna edici bir performans sergilerken, Marisa Berenson (Kontes Lyndon), Patrick Magee (Chevalier de Balibari) ve Hardy Krüger (Yüzbaşı Potzdorf) gibi isimler de dikkat çeken rollerde yer alır. Kubrick’in yönetmenlik dehası, dönemin sanat eserlerinden ilham alan sinematografi (özellikle doğal ışık kullanımı ve özel olarak geliştirilen Carl Zeiss lensleri), kostüm ve sanat yönetimiyle görsel bir şölen sunar. IMDb puanı 8.1 olan Barry Lyndon, gişede mütevazı bir başarı kazandı ve dünya çapında yaklaşık 20 milyon dolar hasılat elde etti. Ancak film, eleştirel anlamda büyük övgü topladı ve Oscar Ödülleri’nde 7 dalda aday gösterildi. Bu adaylıklardan En İyi Görüntü Yönetimi, En İyi Sanat Yönetimi, En İyi Kostüm Tasarımı ve En İyi Özgün Müzik olmak üzere 4 ödül kazandı. Barry Lyndon, Kubrick’in estetik vizyonunun ve detaylara verdiği önemin doruk noktası olarak kabul edilir.
