Last Updated on 18 Nisan 2023 by Aslıhan Demiralay
Sinema Dünyasının genç yaşta hayatını kaybeden bir anlamda gizemli yönetmeni F.W.Murnau. Henüz 42 yaşındayken bir araba kazasında yaşamını yitiren yönetmen ilk korku filmi sayılan Nosferatu’yu çekmesiyle tanınıyor.
İlgili Yazı: Dışavurumcu Alman Sineması
F.W.Murnau’nun Hayatı
F.W. Murnau, Friedrich Wilhelm Plumpe adıyla 28 Aralık 1888 tarihinde Almanya’nın Bielefeld şehrinde doğdu. 5 çocuklu bir ailede büyüyen Murnau’nun ailesinin maddi durumu oldukça iyiydi. Çocukluk döneminde evde klasik oyunları sahneye koymaya başladı.
Murnau üniversitede psikoloji, tarih ve edebiyat eğitimi aldı ve okulda ünlü yönetmen Max Reinhardt’la tanıştı. I. Dünya Savaşı’nın başlamasıyla birlikte Alman İmparatorluk ordusu Hava Kuvvetlerine katıldı ve Kuzey Fransa’da görev almaya başladı.Savaş sırasında 8 çarpışmada bir çok yaralanma yaşadı. İsviçre’de bir görev sırasında esir alındı ve savaş sonuna kadar Bier esir kampında tutuldu. Ancak esir kampında da boş durmadı ve diğer askerlerle birlikte oyunlar sahneye koydu.
Savaştan sağ çıkmayı başaran Murnau, savaş sonrası ülkesine döndü ve Alman aktör Conrad Veidt ile birlikte bir stüdyo kurdu. 1919 yılında ilk filmi Der Knabe in Blau (The Boy in the Blue) filmini yönetti. Günümüzde Murnau’nun kayıp filmlerinden biri olarak kabul edilen eser İngiliz ressam Thomas Gainsborough’un The Blue Boy isimli tablosu ve Oscar Wilde’ın Dorian Gray’in Portresi isimli romanından esinlenilerek senaryolaştırıldı.
Almanya’da yaşayıp film çekmeye devam eden Murnau, 1920 yılında Rober Louise Stevenson’ın Dr. Jekyll and Mr.Hyde romanından uyarlanan Der Januskopf (The Head of Janus) filmini yönetti. Filmde ünlü aktör Bela Lugosi, Conrad Veidt ve Margarete Schlegel baş rolde yer aldılar.
Murnau’nun en bilinen filmi 1922 yılında yönettiği Nosferatu‘ydu. Bram Stoker’ın Dracula romanından uyarlandı.Kont Orlock rolünde Max Schreck yer aldı. Filmde Schreck dışında Gustav von Wangenheim ve Greta Schröder rol aldı. Filmin Almanca orijinal adı Nosferatu, eine Symphonie des Grauens‘dı. Türkçe Nosferatu, Bir Dehşet Senfonisi‘dir. Aslında Dracula’yı bilenler için konusu yabancı değil ancak telif hakkı Bram Stoker’dan alınmadan çekildiği için isimler farklıdır ve bu durum bir dönem yayından kaldırılmasına sebep olur. Korku sinemasının öncüllerinden kabul edilen film Alman dışavurumculuğunun baş yapıtlarından biri olarak görülür.
Nosferatu’dan sonra Almanya’da film çekmeye devam eden ünlü yönetmen 1922 yılında Der brennende Acker filmini çekti. Aynı yıl Gerhart Hauptmann’ın romanından Phantom filmini yönetti. Almanya döneminin en önemli filmlerinden biri 1924 yılında çektiği Der letzte Mann olurken Almanya döneminin son filmi ise büyük bütçeli bir yapım olan 1926 tarihli Faust’tur. Goethe’nin oyunundan uyarlanan yapımda İblis Mephisto ölümlü bir adamın ruhunu bozabileceği konusunda Tanrı ile bahse girer. Gösta Ekman ve Emil Jannings’in baş rolünde olduğu filmim IMDB notu:8,1.
1926 yılında Murnau Hollywood’a yerleşti ve Birleşik Devletlerde filmler çekmeye başladı.1927 yılında Sunrise: A Song of Two Humans filmi gösterime girdi. Bazı çevrelerce tüm zamanların en iyi filmlerinden biri olarak görülen film alegorik bir hikayeye odaklanır. Bir adam içindeki iyi ve kötüyle savaşır. Baş rollerde George O’Brien, Janet Gaynor’ın yer aldığı yapım en iyi kadın oyuncu (Janet Gaynor), en iyi sanat yönetimi ve en iyi sinematografi dallarında toplam 3 Oscar kazandı. Finansal olarak çok başarılı olamasa da Oscar ödüllerinden eli boş dönmedi.
Murnau’nun sonraki filmleri günümüzde kayıp olan 4 Devils (1928), 1930 yapımı City Girl ‘dür. Murnau’nun son filmi ise yönetmenini ölümünden bir hafta sonra gösterime giren Tabu‘dur. En iyi sinematografi dalında Oscar kazanan filmde, Kuzey Pasifik Adası Bora Bora’da kabile şefi bir kızı kutsal bakire olarak ilan ettiğinde, genç kız ve sevgilisi için tehlikeli günler başlar.
F.W. Murnau Tabu filmi gösterime girmeden bir hafta önce genç bir şoförün kullandığı bir araç kiraladı. Genç şoför aracı bir elektrik direğine çarptı, başından ağır yaralanan Murnau, ertesi gün 11 Mart 1931’de hayatını kaybetti.

Murnau’nun Özel Yaşamı
Bir çok açıdan gizemli bir yaşamı olan Murnau eşcinseldi. Bazı kaynaklarda bu konuyu açıkladığı söylense de, başka kaynaklar bunu açıklamadığı ve gizlediği yönünde. Hatta ailesinin eşcinsel olmasından rahatsız olduğu için soy adını değiştirdiği de iddialar arasında. Murnau için yapılan cenaze töreni de son derece ilginçtir. Törene sadece 11 kişi katıldı bu kişiler arasında Robert J. Flaherty, Emil Jannigs, Greta Garbo ve Fritz Lang gibi isimler yer alıyordu.
2000 yılında yönetmen Elias Merhige Shadow of the Vampire (Vampirin Gölgesi) isimli bir yönetti. Film Murnau’nun Nosferatu filminin çekimine çok farklı bir bakış getirdi. Murnau filmi gerçekçi olarak çekmek için bir vampire baş rolü veriyor. Ve sette tuhaf olaylar meydana gelmeye başlıyor. Yapımda Murnau’yu usta aktör John Malkovich canlandırdı. Filmle ilgili ayrıntılı bilgi için En iyi vampir filmleri yazımızı okuyabilirsiniz.
Murnau ile ilgili gizemi artıran etkenlerden biri de belki bu filmdir bilinmez tabi. Ancak 2015 yılında gerçekleşen bir olay Murnau’nun çektiği korku filmlerinden etkilenen insanların azımsanamayacak kadar çok olduğunu gösteriyor.
2015 yılının temmuz ayında kimliği belirsiz kişiler tarafından Murnau’nun mezar taşı kırıldı ve cesedi mezardan çıkarıldı. Bununla kalmayan vandallar Murnau’nun başını kesti. Mezar taşının çevresinde bulunan bal mumu satanist ayin düzenlenmiş olma ihtimalini düşündürdü.
Henüz 42 yaşında hayatını kaybeden Murnau yaşasaydı ve sesli filmler çekseydi korku filmleri bugün nerede olurdu diye düşünmeden edemiyor insan…